içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BEY! MİSAFİRLERİ GÖRMÜYOR MUSUN?

BEY! MİSAFİRLERİ GÖRMÜYOR MUSUN? 

Hayatta insana mutluluk veren şeylerin en başında mağdur insanlara karşılıksız yardım yapmaktır. Güzel bir söz var. “Huzurlu ve mutlu olmak isteyen karşılığını veremeyecek birine yardım etsin.” diye. Şimdi size, hiçbir karşılık beklemeden sadece Allah rızası için yardım eden, eşine çok az rastlanan bir Allah dostundan bahsedeceğim:

 Örnek insan Nevin Akyurt Hanım! Fakir, garip, kimsesiz, öksüz, yetimlerin hamisi, onların ve Kayseri’nin Nevin Ablası, eğitimci, fedakâr, cefakâr, gönül insanı Nevin Akyurt Hanım! Kayseri’de gece gündüz demeden fakir arayan, açları doyuran, yemek dağıtan, ihtiyaçları kapı kapı dolaşarak gideren, hastanın, dertlinin yanında, öksüzün başını okşayan, yetimin gözyaşını silen, insanların acısını paylaşan biri. 

Peygamberimizin torunu aziz şehit Hz. Hüseyin ve İstanbul velilerinden Ebul Vefa hazretleri de geceleri kapı kapı dolaşır ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını giderecek torbaları gizlice kapıya bırakıp giderlermiş. Nevin hanım da o kendi güzel, gönlü güzel insanların yolundan gidiyordu. 

Yaptığı televizyon programlarıyla gönüllere hitap eden, öğrencilerine yüreğini açan, beyinlere imanı, doğruluğu, dürüstlüğü, merhameti, sevgiyi, kardeşliği aşılayan bir insan. Her türlü hayır hizmetlerinde başta olup birçok öğrenciye burs sağlayarak onları eğitime kazandıran, sözü güzel, gönlü güzel, kendi güzel has bir insan.

Eğitimci Yazar Halit Ertuğrul, bir tv programında rahmetli Nevin hanımla ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyordu.  

“Sizlere bir gönül insanının hayatından bir kesit sunmak istiyorum. Böyle bir insanı tanımak mutlulukların en güzeli olsa gerek. Allah rızası için insanlara yardım eden gecesini, gündüzüne katan bir Allah dostundan bahsedeceğim. Her ay düzenli olarak öğrencilere burs sağlardı. Bir gün bir öğrencinin bursunun yatmadığını duyunca hayret ettim. 

Nevin Hanım bursların zamanında yatmasına çok dikkat ederdi, bir arayayım bakalım, bir şey mi oldu, dedim. Evet, düşündüğüm gibiydi. Önemli bir şey olmuştu. Telefonda sesi zor çıkıyordu. Hastanede olduğunu söylüyordu. Ziyaretine vardım. Seksen kiloluk Nevin Hanım kırk kiloya düşmüştü. Onkoloji (Kanser) hastanesinde yatıyordu. Beni görünce gözyaşları içinde:

- Özür dilerim hocam, hastaneye yatınca burslar gecikti, dedi. Yatağın yanındaki dolaptan bir paket çıkararak bana uzattı ve:

-  Lütfen hocam, bunları alın ve bursu yatırın, dedikten sonra, 

- Hocam! Ne olur! Yavrularımız bana dua etsinler. Rabbime Ramazan ayında kavuşmak istiyorum. Ancak benim günahlarımı Ramazan ayında ölmem temizler, dedi. Çıkışta paketi açtım. Paketin içinde iki adet bileziğini, küpesini ve yüzüğünü görünce gözyaşlarımı tutamadım.

Evet dostlar! Nevin Hanımın bu duasını yüce Rabbim kabul etmişti. Nevin Hanım Ramazan ayının ilk Cuma günü o temiz, pak ruhunu Allah’a teslim edip ebedî âleme göçmüştü. Cenazesi dualarla Camii Kebir’den devlet büyüklerinin Başbakan ve bakanların, insan selinin omuzlarında taşınarak asri mezarlıkta ebedi yurduna yolcu edildi. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Allah böyle gönül insanlarının sayısını çok etsin. Binlerce Nevinler tomurcuk açarak, gelişip büyüsün ve onun yolunu takip etsin.

 Nevin Hanım ruhunu teslim etmeden önce eşiyle aralarında şöyle bir konuşma geçmiş. Beyine diyor ki:

- Bey kapıdaki misafirlerimizi içeri buyur etsene. Beyi kapıyı açıp dışarı bakıyor, kapının önünde kimseyi göremeyince:

- Kapıda kimse yok hanım, hani nerede misafirler, deyince, 

- Bey görmüyor musun? Hazreti Hatice annemiz geldi, beni götürecek, diyordu. Evet, son nefesini Hz. Hatice’nin kollarında, kucağında vermek her kula nasip olmaz. Hayatını Allah yolunda harcayanlar elbette ki Allah dostlarıyla beraber olacaklardır. Nevin Hanım gibi dünya ve âhiret huzuru isteyenler hayırda yarışsınlar. Yardıma devam etsinler. Rabbim bizleri de sâlih insanlarla beraber etsin.  Onların yolundan ayırmasın. Âmin.”

Rahmetli Nevin Hanımın son anlarında eşiyle olan bu konuşmasını rahmetli meslektaşım Ali AKYURT hocamla görüşerek kendileriyle ilgili bölümün "Elini Ver Öğretmenim" kitabımda yayımlanması için izin almıştım.  

Ali ÖZKANLI

Bu yazı 1012 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum